Dedeman İ.Ö.O Forum Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dedeman İ.Ö.O Forum Sitesi

Dedeman İ.Ö.O Forum Sitesi'ne Hoşgeldiniz !
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 ATATÜRK 30 AĞUSTOS ZAFERİNİN KISA BİR HİKÂYESİNİ YAPIYOR 4

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
євяυ
Modaretör
Modaretör
євяυ


Mesaj Sayısı : 214
Yaş : 28
Nerden : 8/E
Lakap : євяυ..//
Kayıt tarihi : 05/12/08

ATATÜRK 30 AĞUSTOS ZAFERİNİN KISA BİR HİKÂYESİNİ YAPIYOR 4 Empty
MesajKonu: ATATÜRK 30 AĞUSTOS ZAFERİNİN KISA BİR HİKÂYESİNİ YAPIYOR 4   ATATÜRK 30 AĞUSTOS ZAFERİNİN KISA BİR HİKÂYESİNİ YAPIYOR 4 Icon_minitimePaz Ara. 07, 2008 8:26 am

ATATÜRK 30 AĞUSTOS ZAFERİNİN KISA BİR HİKÂYESİNİ YAPIYOR 4

Millî hâkimiyet öyle bir nur'dur ki...

Efendiler, hâkimiyeti milliye öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, mahvolur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar. Avrupa'nın ortasından tâ Şark'ın öbür ucundaki binlerce senelik memleketlere bakacak olursak, Osmanlı İmparatorluğunun istihkak ettiği talihi daha güzel anlayabiliriz.
Arkadaşlar, sarayların içinde Türkten gayri unsurlara istinat ederek, düşmanlarla ittifak ederek Anadolu'nun, Türklüğün aleyhine yürüyen çürümüş gölge adamlarının Türk vatanından tard, düşmanların denize dökülmesinden daha rehakâr bir harekettir. Türk milletini mübârek vediai ecdat olan bu topraklarda tam mânasıyla efendi olarak yaşaması ancak o fuzulî bîmâna olduktan başka, mevcudiyetleri mahzı zarar ve felkâket olan makamların bertaraf edilmesiyle mümkün olabilirdi.
Efendiler, onlar yüzünden Türk vatanının ve Türk milletinin geçirdiği kederleri, elemleri hissetmemiş bir ferdimiz yoktur. Bu kadar matemler ve felâketler geçirdikten sonra elbette Türk öğrenmiştir ki, vatanı yeniden yapmak ve orada mesut ve hür yaşayabilmek için behemehal hâkimiyetine sahip olmak ve Cumhuriyet bayrağı altında bütün evlâtlarını toplu ve dikkatli bulundurmak lâzımdır. Efendiler, asırlardan beri inleyerek feryad eden, fakat müstebitlerin, muğfillerin, cahillerin vucuda getirdikleri mânialarla canhıraş sedasını milletin kulağına isma edemeyen zavallı vatan, bugün diyor ki, can kulağınızı harap olmuş, sinesinde en derin ıstıraplar duymuş valdenizin samimî hitabına daima açık bulundurunuz. Efendiler, Asya'da, Avrupa'da, Afrika'da hükümran olmak kudret ve kabiliyetini göstermiş olan ecdadımız vaktinde bu sedayı işitmekten menedilmemiş olsalardı, Türk camiasının, Türk mefkûresinin, Türk menafiinin mahfuz ve feyizdar olacağı ana vatanı bugünkü şekli harabisinde mi tevarüs ederdik? Efendiler, artık vatan imar istiyor, zenginlik ve refah istiyor. İlim ve marifet, yüksek medeniyet, hür fikir ve hür zihniyet istiyor. Şeref, namus, isktiklâl, hakikî varlık, vatanın bu taleplerini tamamen ve serian yerine getirmek için esaslı ve ciddi bir suratte çalışmayı emreder.
Efendiler, asırlardanberi Türkilye'yi idare edenler çok şeyler düşünmüşlerdir; fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye'yi. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin duçar olduğu zararları ancak bir tarzda telâfi edebiliriz: O da artık Türkiye'de Türkiye'den başka bir şey düşünmemek. Ancak bu zihniyetle hareket ederek her türlü selâmet ve saadet hedeflerine vasıl olabiliriz.

Bu zafer, hâkimiyeti eline alan milletin ilk hedefi idi!

Efendiler, bizim milletimiz vatanı için, hürriyeti ve hâkimiyeti için fedakâr bir halktır; bunu isbat etti. Milletimiz yaptığı inkılâbatın kıskanç müdafiidir de. Benliğinde bu faziletler yerleşmiş bir milleti, yürümekte olduğu doğru yoldan, hiç kimse, hiçbir kuvvet alıkoyamaz.
Efendiler, milletimiz hâkimiyetini eline aldığı gün, bilmeyen kalmamıştır, en karanlık felâketlerin, en derin uçurumu kenarında bulunuyordu. Kuvvei maddiyesi yıpratılmış, vesaiti müdafaası gabolunmuş, maneviyatı, mukaddesatı duçarı tecavüz olmuş elîm bir vaziyette bulunuyordu. Bütün bunlara rağmen mevcudiyetini ve istiklâlini kurtarmaya karar verdi. Bu kararından muvaffak olabilmek için bütün milletin kendine bir hedef ve hareket tesbit etmesi lâzım geliyordu. Bütün milletin, o hedef üzerinde behemehal muvaffak olmayı gayei emel telâkki etmesi icabediyordu. Millet bütün mevcudiyetiyle, bütün fedakârlığıyla, bütün imaniyle o hedefe beraber yürüsün ve behemehal muvaffak olsun lâzımdı. Efendiler, o hedef burası idi. Gayei emel olan muvaffakiyet burada ihraz olunan zafer idi.
Efendiler, milletimiz bundan sonraki mesaisinde de muvaffak olabilmek için, millî hedefini bütün vuzuh ve katiyetle, tekmil vatandaşların nazarında ve vicdanında bütün parlaklığıyla tesbit etmiş bulunuyor. İsterseniz benim burada hedef dediğim şeyi, siz milletin mefkûresi tesmiye ediniz. Fakat bu unvanı verirken dikkat ediniz ki, hayalî bir mânaya kendimizi kaptırmayalım.

Yeni hedef: Medenî seviyemizi yükseltmek

Efendiler, milletimizin hedefi, milletimizin mefkûresi bütün cihanda tam mânasıyla medenî bir heyeti içtimaiye olmaktır. Bilirsiniz ki, dünyada her kavmin mevcudiyeti kıymeti, hakkı hürriyet ve istiklâli, malik olduğu ve yapacağı medenî eserlerle mütenasiptir. Medenî eser vücuda getirmek kabiliyetinden mahrum olan kavimler, hürriyet ve istiklâllerinden tecrit olunmaya mahkûmdurlar. Tarihi beşeriyet baştan başa bu dediğimi teyid etmektedir. Medeniyet yolunda yürümek ve muvaffak olmak, şartı hayattır. Bu yol üzerinde tevakkuf veyahut bu yol üzerinde ileri değil geriye bakmak cehil ve gafletinde bulunanlar, medeniyeti umumiyenin huruşan seli altında boğulmaya mahkûmdurlar.
Efendiler, medeniyet yolunda muvaffakiyet teceddüde vâbestedir. İçtimaî hayatta, iktisadî hayatta ilim ve fen sahasında muvaffak olmak için yegâne tekâmül ve terakki yolu budur. Hayat ve maişete hâkim olan ahkâmın, zaman ile tagayyür, tekâmül ve teceddüdü zarurîdir. Medeniyetin ihtiraları, fennin harikaları, cihanı tahavvülden tahavvüle duçar ettiği bir devirde, asırlık köhne zihniyetlerle, maziperestlikle muhafazai mevcudiyet mümkün değildir. Medeniyetten bahsederken şunu da katiyetle beyan etmeliyim ki, medeniyetin esası, terakki ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır. Bu hayatta fenalık, muhakkak içtimaî, iktisadî, siyaî aczi mucip olur. Aileyi teşkil eden kadın ve erkek unsurların hukuku tabiiyelerine malik olmaları, aile vazifelerini idareye muktedir bulunmaları lâzimedendir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.kraloyun.com
 
ATATÜRK 30 AĞUSTOS ZAFERİNİN KISA BİR HİKÂYESİNİ YAPIYOR 4
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ATATÜRK 30 AĞUSTOS ZAFERİNİN KISA BİR HİKÂYESİNİ YAPIYOR 1
» ATATÜRK 30 AĞUSTOS ZAFERİNİN KISA BİR HİKÂYESİNİ YAPIYOR 2
» ATATÜRK 30 AĞUSTOS ZAFERİNİN KISA BİR HİKÂYESİNİ YAPIYOR 3
» ATATÜRK 30 AĞUSTOS ZAFERİNİN KISA BİR HİKÂYESİNİ YAPIYOR 5
» ****** Anıları 5 ATATÜRK'ÜN CEVAP VEREMEDİĞİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Dedeman İ.Ö.O Forum Sitesi :: ****** :: ******'le İlgili Bilgiler-
Buraya geçin: